Hikaye için ara
Kullanıcıları ara
Beştaşlı Salı

Beştaşlı Salı

📅 Yayınlanma Tarihi: 2025-01-15 22:16:22 👁️ 8 Görüntüleme 🗨️ 0 Yorum 👍 1 Beğeni
📖 Tahmini okuma süresi: Hesaplanıyor...

14 Ocak Salı sabahıydı. Mehmet ve Murat, abi kardeş, her zamanki gibi okula doğru yol aldılar. İkisi de aynı okula gidiyordu ve bu durum onların okul hayatını hem kolaylaştırıyor hem de daha eğlenceli hale getiriyordu. O gün, Murat’ın Kazanım Değerlendirme Sınavı vardı. Sınav ilk ders yapılacaktı ve ne tesadüftür ki bu ders Beden ve Sağlık Eğitimi dersine denk gelmişti. (Eskiden bu dersin adı sadece Beden Eğitimi değil miydi? Kim bilir, zamanla her şey değişiyor.)

Son haftalarda sınavlar yüzünden Beden Eğitimi dersleri iptal oluyordu. Üstelik bu dönem, Futbol ünitesindeydiler ve tam da sahada oyun oynayıp yeni şeyler öğrenme zamanında sınavlar denk geliyordu. Murat biraz canı sıkkın, biraz da sınav heyecanıyla ilk dersi bitirdi.

Sonraki ders matematikti, ancak matematik öğretmeni o gün okula gelmemişti. Bu yüzden ders başladığında İnkılap Tarihi öğretmeni sınıfa girdi. Öğretmenler değişmişti ama öğrencilerin havası değişmemişti. Herkes kendi keyfiyle meşguldü.

Tenefüslerde ise farklı bir hava hâkimdi. Dışarısı yağmurluydu ve bu yüzden öğrenciler genelde oynadıkları ayak tenisinden mahrum kalmışlardı. Peki içeride ne yapabilirlerdi? Bir köşede iki öğrenci satranç oynuyordu, ancak lobide yalnızca bir satranç seti vardı, bu yüzden isteyen herkes oyuna katılamıyordu. İşte bu sınırlılık, yepyeni bir eğilimin doğmasına neden olmuştu: Beştaş!

Beştaş, bir anda okulun neredeyse her köşesinde oynanır olmuştu. İlham kaynağı mı? Birçoğuna göre bu popüler oyunun yeniden gündeme gelmesinin sebebi, yakın zamanda 2. sezonu yayınlanmış bir dizi olan Squid Game’di. Dizide yer alan "Altı Bacaklı Pentatlon" yarışmasında Beştaş’a benzer bir oyun oynanıyordu. Üstelik bu oyun Türk kültürüne ait bir gelenekti.

Öğrenciler arasında başlayan bu Beştaş akımı hızla yayıldı. Hatta 8. sınıf öğrencileri bile sınıf arkadaşlarına oyunu öğretmeye başlamıştı. Öğlen tenefüsünde veya diğer boş vakitlerde, bazı öğretmenler bile öğrencilerin oyunlarına katılıyordu. “Beştaş mı oynuyorsunuz? Bir el de ben oynayayım!” diyerek onlara eşlik eden öğretmenler, öğrencilere farklı bir neşe katıyordu.

Sonraki ders seçmeli Sanat dersiydi. Normalde bu ders Müzik ve Görsel Sanatlar olarak ikiye ayrılıyordu, ancak o gün Görsel Sanatlar öğretmeni Deniz Hoca sergiye gitmişti. Tüm sınıf, bu yüzden Müzik dersliğine yönlendirildi. Müzik dersinde biraz İstiklal Marşı’nın bestesi üzerine sohbet ettiler. Öğretmen, eserin hem anlamı hem de müziği üzerine açıklamalar yaptı ve öğrencilerle birlikte birkaç kıta söylediler. Bu esnada bir köşede iki öğrenci Beştaş oynuyordu. Hatta Ali Osman adlı bir öğrenci, Beştaş turnuvası düzenleme fikrini öğretmene açmıştı bile. Oyunu sırayla oynadıkları için diğer arkadaşları da oyuna dahil olabiliyordu. Beştaş oyununu izleyen bazı öğrenciler, oyunu öğrenmek için birbirine kuralları anlatıyor ve oynayanlara taktikler veriyordu.

Müzik dersliğinin rahat ortamı, oyunu daha keyifli hale getiriyordu. Ayakkabılar çıkarılarak girilen bu mekân, hem sessizliği hem de geniş alanıyla öğrencilerin oyun oynaması için idealdi. Hatta bazı öğrenciler, ders arasında yeni turnuva fikirleri üretmeye bile başlamıştı. Öğrencilerin eğlenceli ve hareketli bir şekilde zaman geçirmesi, hem dersi hem de Beştaş heyecanını unutulmaz kılıyordu.

Günün sonunda, Mehmet ve Murat eve dönerken hem dersleri hem de eğlenceleri konuşarak zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlardı. Yağmurlu bir gün, sınavlar ve oyunlarla dolu geçmişti. İşte bir Salı böyle akıp gitmişti.

👍 1 Beğeni 👎 0 Beğenmeme 📅 Güncelleme Tarihi: 2025-01-15 22:16:22 🖊️ Yazar: Abuzi