Ali adındaki birisi bir gün okuldan çıkarkene; Süpermen'e çarpmış. Süpermen sinirlenerek Ali Ekrem'e öyle bir vurmuş ki Ali Ekrem Hogwarts'a kadar uçmuş. Ardından Ahmet Emir rüyasından kalkmış ve o gün rüyasında gördükleri kendisine olmuş
Ahmet Emir rüyasından kalktığında şaşkın ve hafifçe sersemlemiş hissediyordu. Gördüğü rüyanın etkisi altındaydı ve bu rüyanın gerçek hayata nasıl yansıyacağını merak ediyordu. Yatağından kalktı, yüzünü yıkadı ve kahvaltı yapmak için mutfağa gitti.
Mutfağa girdiğinde, annesi ona gülümseyerek bir tabak dolusu krep hazırlamıştı. "Bugün özel bir gün mü?" diye sordu Ahmet Emir, rüyasının etkisinden hala kurtulamamış bir halde.
Annesi, "Hayır, sadece senin için güzel bir kahvaltı hazırlamak istedim," diye yanıtladı. Ahmet Emir bu nazik jestin tadını çıkararak kreplerini yedi ve okula gitmek için hazırlanmaya başladı.
Okul yolunda, arkadaşlarıyla konuşurken rüyasında gördüğü olayları anlatmaya başladı. Ali Ekrem adlı arkadaşı, "Hogwarts'a uçmak mı? Süpermen'le karşılaşmak mı? Harika bir rüya görmüşsün!" dedi gülerek. Ahmet Emir gülümseyerek başını salladı, ama içten içe rüyasının ona bir mesaj vermeye çalıştığını hissediyordu.
Dersler başladığında Ahmet Emir, sınıfta tuhaf bir atmosfer fark etti. Öğretmenleri, o gün sürpriz bir şekilde Harry Potter kitaplarından birini ders konusu olarak seçmişti. Sınıftaki herkes heyecanla dersin içeriğini tartışırken, Ahmet Emir rüyasında gördüğü Hogwarts'a uçma sahnesinin bir anlamı olup olmadığını düşünüyordu.
Öğleden sonra, okul bahçesinde dolaşırken Ali Ekrem ve Süpermen kostümü giymiş biriyle karşılaştı. Meğersem, o gün okulda bir etkinlik düzenleniyormuş ve bu etkinlikte öğrencilerden biri Süpermen rolüne seçilmişti. Süpermen kostümlü çocuk, Ahmet Emir'e doğru yaklaşıp şakayla karışık, "Seni Hogwarts'a uçurmayayım mı?" dedi. Ahmet Emir, rüyasının bir şekilde gerçek hayatta karşısına çıkmasından dolayı gülümsedi.
O anda, Ahmet Emir'in rüyasıyla gerçek hayat arasında ince bir çizgi olduğunu ve bazen rüyaların bize gizli mesajlar taşıyabileceğini anladı. Rüyasında gördüğü her şeyin bir anlamı olmasa da, bu deneyim ona hayatın sürprizlerle dolu olduğunu hatırlattı.
Gün sona ererken, Ahmet Emir yatmadan önce bir süre düşündü. Belki de rüyalar, hayal gücümüzün bir yansımasıydı ve bize farklı bakış açıları kazandırıyordu. O gece uykuya dalarken, ertesi günün neler getireceğini merakla bekliyordu.
Yarın ahmet emir bir yüzük buldu. Ve polise götürür ve arkasından ibrahim yılmaz gelir ve sizin gibi insanlara ihtiyacımız var diye konuştu. Ahmet Emir onu dinlemedi. Ve karakoldan çıkıp okulun önünden eve gitmek için yürümeye başladı. Birden okulun önünde bir Süpermen gördü. Ahmet Emir Süpermen'i görmesinin bir mesaj olduğunu düşünerek Süpermen'e doğru koştu ve çarptı. Süpermen ise kızdı ve Ahmet Emiri öldürene kadar dövdü ama Ahmet Emirin arkadaşları yetişti ve spidermanın elinden Ahmet Emiri zar zor aldılar.Ahmet Emir sonraki gün hastaneye gitti ve iyileşip okula geldi.Korkarak sipidermanın yanından geçerken ondan çok özür diledi.
Ahmet Emir hastanede geçen günlerin ardından toparlanmış ve okula geri dönmüştü. Başına gelen olaylar onu hem fiziksel hem de duygusal olarak yormuştu. Okula döndüğü ilk gün arkadaşlarının yanına gidip, yaşadığı deneyimi onlara anlatmaya karar verdi.
"Merhaba arkadaşlar," dedi Ahmet Emir, sınıfa girerken. "Başıma gelenleri biliyorsunuz. Süpermen meselesi... Neyse, ben de tam anlamış değilim ama artık bir ders aldım: Süpermen'e sataşmamak lazım."
Arkadaşları gülerek onu dinlediler ve destek oldular. Ahmet Emir sınıfta kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı. Ancak, dersler başladığında hala aklında birçok soru vardı. İbrahim Yılmaz'ın sözleri ve bulduğu yüzük, her şey karmakarışık bir hal almıştı.
Gün içinde, dersler arasında kantine giderken, İbrahim Yılmaz'ı tekrar gördü. Bu sefer yanına yaklaşıp konuşmaya karar verdi. "Merhaba, siz dün karakolda bana bir şey söylemiştiniz. Ne demek istediğinizi tam anlamadım," dedi Ahmet Emir çekingen bir şekilde.
İbrahim Yılmaz gülümseyerek, "Seni gördüğümde, farklı olduğunu anlamıştım. Bu yüzük, sıradan bir yüzük değil. Onunla ilgili daha fazla bilgiye ihtiyacımız var ve senin gibi zeki ve cesur gençlere ihtiyacımız var," dedi.
Ahmet Emir şaşkınlıkla yüzüğe baktı. "Bu yüzük neden bu kadar önemli? Ve ben ne yapabilirim?" diye sordu.
İbrahim, "Bu yüzük, eski bir medeniyete ait ve büyük bir güce sahip. Ancak, bu gücü kötü niyetli kişilerden korumamız gerekiyor. Senin içgüdülerin ve cesaretin bu görevde bize yardımcı olabilir," dedi.
Ahmet Emir, İbrahim'in sözlerini düşündü. Bu maceraya atılmak biraz korkutucu geliyordu, ama aynı zamanda heyecan vericiydi. "Tamam," dedi. "Nasıl yardımcı olabilirim?"
İbrahim, Ahmet Emir'e bazı talimatlar verdi ve ona birkaç kitap verdi. Bu kitaplarda yüzüğün tarihi ve sahip olduğu güçler hakkında bilgiler vardı. Ahmet Emir, bu kitapları incelemek için sabırsızlanıyordu.
Sonraki günlerde, Ahmet Emir kendini bu yeni görevine adadı. Hem okulda derslerine odaklanıyor hem de bulduğu yüzük ve onun gizemleri hakkında araştırma yapıyordu. Arkadaşları da ona destek oluyordu, birlikte yüzüğün sırrını çözmek için çalışıyorlardı.
Günler geçtikçe, Ahmet Emir yüzüğün sırlarını çözmeye yaklaştıkça yeni maceralar ve tehlikelerle karşılaşacağını biliyordu. Ama artık yalnız değildi; arkadaşları ve İbrahim Yılmaz'ın rehberliğiyle bu zorlu görevde başarılı olacağına inanıyordu.
Ahmet Emir için artık hayat, sadece okul ve günlük rutinlerden ibaret değildi. Yeni keşifler, maceralar ve bilinmezliklerle dolu bir yolculuk onu bekliyordu. Ve bu yolculukta her adım, onu daha da güçlendirecek ve olgunlaştıracaktı.
e postada sahte ama güzel olmuş bini güldürdün bunu hiç okumadım bilgine
Ahmet Emir'in bundan haberi var mı?
hikaye güzel benimki kadar olmasa da :D